Anasayfa ›› Depremde Can Kaybını Önlemenin Anahtarı: Çelik Yapı

Depremde Can Kaybını Önlemenin Anahtarı: Çelik Yapı

OSTİM Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde Deprem Dirençli Yapılaşma Zirvesi gerçekleştirildi. Zirvede, depremlerin yol açtığı büyük can ve mal kayıplarını en aza indirmek amacıyla, çelik yapıların sağladığı avantajlar tüm yönleriyle değerlendirildi. TUCSA Yönetim Kurulu Başkanı Yener Gür’eş, “Çelik yapılar, gelecekte yaşanacak depremler karşısında can kayıplarını önlemenin anahtarıdır.” dedi.

03 Eki 2024 Per | 02:16
Depremde Can Kaybını Önlemenin Anahtarı: Çelik Yapı

Türk Yapısal Çelik Derneği (TUCSA) tarafından OSTİM Teknik Üniversitesi, OSTİM OSB ve Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) iş birliğiyle, OSTİM Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde iki gün süren Deprem Dirençli Yapılaşma Zirvesi düzenlendi.

Zirvenin açılış konuşmaları; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürü Banu Aslan, KARDEMİR Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Başkanı Memiş Kütükcü, OSTİM OSB Yönetim Kurulu Başkanı / Mütevelli Heyet Başkanı Orhan Aydın, OSTİM Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Yülek, Önceki Müsteşar ve TÇÜD Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, TUCSA Yönetim Kurulu Başkanı Yener Gür’eş tarafından gerçekleştirildi.

“Yapısal müdahalenin önüne geçilmeli”

Çevre, şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürü Banu Aslan, Halihazırda güçlendirmeyle ilgili AFAD ile iş birliğinde çalışmalarından bahsetti. Aslan, bir diğer önemli konunun yapıların kontrolü olduğuna dikkat çekti.

Yapıların sağlam ve güvenilir olması için doğru proje, doğru imalat ve mühendislik hizmetlerinin ciddi şekilde yerine getirilmesi gerektiğini vurgulayan Banu Aslan, şunları söyledi: “Yapı bittikten sonra yapısal müdahalenin önüne geçmek lazım. İşçilik ustalık konusunda son 6 yılda önemli adımlar atılıyor, eğitimler veriliyor. Eğitimlerin özellikle mimarlık ve tasarım fakültelerinde önemi büyük, akademisyenlere ve bizlere çok iş düşüyor. Mühendisliğin daha uzman ve yetkin olabilmesi için müfredat çalışması önemli. Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü olarak bu konuyu da başlattık. Yapılan tüm çalışmalarda STK’ların, üniversitelerin iş birliğinde destek vermesi, Uluslararası teknoloji ve standartlarla entegre şekilde çalışmamızın sağlanması için her türlü fikre açığız ve iş birliği yapmaktan mutluluk duyarız.”

“Çelik yapı pahalıdır argümanı Türkiye’nin gündeminden çıkarılmalıdır”

Kardemir Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, Türkiye’nin büyük depremler ülkesi olduğuna dikkati çekti. Deprem bölgesindeki sorunlardan bir tanesinin de yapıların hızlı yapılması olduğunu vurgulayan Demir, “Niçin çelik yapı yapılmıyor sorusunu da kurcalamaya başladık. Karçel ve Kardemir olarak gelin buna meydan okuyalım, biz bu pahalılık argümanı çürütecek her türlü fedakarlığı yapalım. ‘Çelik yapı pahalıdır’ argümanı Türkiye’nin gündeminden çıkarılmalıdır.” mesajını verdi.

“Sanayi bölgeleri de depreme dirençli hale getirilmeli”

OSBÜK Başkanı Memiş Kütükcü, sanayi bölgelerinin de deprem dirençli hale getirilmesinin kritik bir gereklilik olduğunu ifade etti.

Sanayi bölgelerinin ülke ekonomisi açısından stratejik bir role sahip olduğunu vurgulayan Kütükcü, Türkiye'deki organize sanayi bölgelerinin sanayi üretiminin yüzde 45'ini gerçekleştirdiğini ve bu bölgelerde 2 milyon 600 binin üzerinde istihdam sağlandığını aktardı. "Konutlarımızın deprem dirençlerini tartışırken, sanayi bölgelerimizi de bu stratejilere dahil etmeliyiz." diyen Kütükcü, Türkiye genelinde 404 organize sanayi bölgesi bulunduğunu ve bu bölgelerde 67 bin fabrikanın faaliyet gösterdiğini dile getirdi. Kütükcü, "Sanayi üretimimiz, en zor şartlarda bile devam edebilmeli" ifadesiyle, doğal afetlere karşı sanayi bölgelerinin de korunması gerektiğine dikkat çekti. Ayrıca, devlet-millet iş birliği ile deprem dirençli yapıların inşa edilebileceğine inandığını vurguladı. OSBÜK olarak, bu konuda tüm paydaşlarla iş birliği yapmaya her zaman hazır olduklarını ekledi.

“Zirve, çelik yapıda yeni bir ufuk açacak”

OSTİM OSB Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, Türkiye’nin yapı stoğunda çelik yapıların yüzde 2’lik bir paya sahip olduğuna dikkat çekerek neden daha fazlasının yapılamadığının sorgulanması gerektiğini kaydetti.

Çelik yapı neden yapılamıyor sorusuna verilen genel cevabın pahalılık olduğuna işaret eden Aydın, “Bu masum bir cümle değil. Çeliğin ucuz ve ekonomik olduğu örnekler var. OSTİM’in yapı stoklarını da iyileştirmek ve geliştirmek için ciddi çaba sarf ediyoruz. İmar planlarımızı değiştirdik. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın katkılarıyla hem çelik hem prefabrik hem de beton modeller ürettik. İmar affından sonra bütün çabalarımız yarıda kaldı. Yeni yaptırımları da uygulayamaz hale geldik. Güzel örnekler yaptık. OSTİM OSB Bölge Müdürlüğü binamızı yaklaşık 20 yıl kadar önce hem bölgeye örnek olsun hem de ülkeye örnek olsun diye çelikten ve çevreye zara vermeyen pasif bina olarak yaptık.” dedi.

Bu çalışmaların bilinçlenme konusunda herkese çok faydalı olacağına ve karar vericilere katkı sağlayacağına inandığını ifade eden Başkan Aydın şu görüşleri aktardı: “Depremden sonra binaların altında kalmak hepimizi ezdi. Bunun bir çözümü olması lazım. Bunun çözümlerinden birisinin de çelik yapılar olduğuna inanıyoruz. Bütün dünyada deprem kuşağındaki ülkelerde bu uygulamaların yapılmış olması ve bizim de bunu yapma kapasitemizin ve potansiyelimizin olduğu halde yeterince çözüm üretememiş olmamız da hepimizi üzüyor. Bu anlamda üniversitemizin de duyarlılığıyla bu zirvenin sonucunda inşallah ülkemizde yeni bir ufuk açmış oluruz.”

“İhtiyaçlar yeniliklerin anasıdır”

OSTİM Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Yülek Türkiye’nin hemen hemen tamamının deprem riski altında olduğunu vurguladı.

Deprem riski altında olan ülkelerden depremle ilgili çözümleri, teknolojileri, fikirleri hayata geçirmesinin beklendiğini ifade eden Yülek, “Bir söz vardır ‘ihtiyaçlar yeniliklerin anasıdır’ diye. Bir konuda bir ihtiyacınız, bir sorununuz varsa, toplumsal aklınız varsa, bu konudaki teknoloji ve fikirleri geliştirip bütün dünyaya faydalı oluyorsunuz. Maalesef bizim ülkemizde durum farklı, deprem olduğunda dünyada en fazla zarar gören ülkelerin başında geliyor. 6 Şubat depreminden sonra üniversitemiz bir çalışma yaptı. Bu çalışma yapı hasarları ve afet lojistiği bağlamında değerlendirme. Akademisyenlerimiz iki alanda depremden hemen sonra, deprem bölgesini ziyaret ederek çalışmaları gerçekleştirdiler. Afetleri yaşıyoruz, yaşamaya da devam edeceğiz. Acaba afetlere müdahale etme kapasitemiz yerinde mi? Afetlere doğru müdahale edebiliyor muyuz? Zirvede çelik yapı ekseninde acaba yapı kalitemizi, yapı teknolojimizi nasıl çeşitlendirebiliriz, nasıl daha nitelikli yapılar yapabiliriz diye birçok firma, STK, kamu kurumları yetkilileri, akademisyenler bir araya geldi.”

“Çelik sudan ucuz”

TÇÜD Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan Çelik üretimi hakkında şu bilgileri verdi: “Türkiye’nin çelik üretimi 1998 yılında 14,3 milyon ton, kapasitesi de 19,5 milyon tondu. Aradan geçen zamanda çelik üretimimiz 60 milyon tona dayandı. Üretimimizde son 2 yılda dalgalanmalar olsa da 2021 yılında 40,4 milyon tondu ve önümüzdeki yıllarda 42 milyon tona ulaştı. Dolayısıyla üretim ve kapasitemiz 3 misli artmış dersek yanlış ifade etmemiş oluruz. Şunu çok net söyleyebiliriz, üretimimiz tüketimin yaklaşık iki misli, kapasitemiz tüketimin yaklaşık 3 misli. Şu anda Türkiye'de çelik sudan daha ucuza satılıyor.”

“Depremde kayıpları önlemenin anahtarı çelik yapı”

TUCSA Yönetim Kurulu Başkanı Yener Gür’eş, çelik yapıların insan hayatını koruduğunu vurguladı. “Tek çare depreme dirençli yapılar inşa etmektir.” diyen Gür’eş sözlerini şöyle sürdürdü: “29 Mart 2023 tarihinde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü'nün talimatıyla başlattığımız "Çelik Yapıların Hasar Tespit Çalışmaları" sonucunda, depremde çelik yapıların performansını gözler önüne serdik. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri sonrasında çelik yapıların, dayanıklılık özellikleri sayesinde büyük bir başarıyla ayakta kaldığını gördük. Yapılan hasar tespit çalışmalarında 250 binin üzerinde bina yıkılırken veya ağır hasar alırken, bir tek çelik yapı dahi göçmedi. Bu, tesadüf değil; çelik yapıların üstün teknik özelliklerinden kaynaklanan bilimsel bir sonuçtur.”

Depremde can kayıplarını ve ekonomik yıkımları önlemek için tek çarenin, Japonya ve Amerika gibi ülkelerde uygulanan depreme dirençli yapı sistemlerine geçmek olduğunu savunan Yener Gür’eş, “Çelik yapılar, gelecekte yaşanacak depremler karşısında can kayıplarını önlemenin anahtarıdır. Cumhuriyet tarihimizde yaşadığımız Erzincan, Marmara ve Kahramanmaraş depremlerine baktığımızda, on binlerce vatandaşımızı kaybettik ve milyonlarca insan deprem korkusuyla yaşamaya devam ediyor. Bizim görevimiz, bu korkuyu sonlandıracak sağlam yapılar inşa etmektir.”

Deprem bölgesinde yapılan köy evleri projeleri ve yapısal çelik taşıyıcı sistemli konut projelerinin, devletin çelik yapılara olan vizyoner bakışını ortaya koyduğunu dile getiren Gür’eş, “Türkiye'de depreme dayanıklı yapı sektörünün gelişmesinde kamu kurumlarının büyük bir rolü var. Cumhurbaşkanımızın Van Depremi sonrasında çelik yapı üretimine yönelik verdiği talimatlar, bu konuda atılan ilk vizyoner adımlar olarak kabul edilebilir. 6 Şubat Depremleri sonrasında başlatılan çelik yapı projeleri, kamunun bu konuda daha geniş bir bakış açısına sahip olduğunu gösteriyor. TUCSA olarak, devletimizin bu vizyonunu destekliyor ve gelecekte depreme dayanıklı yapıların ülke genelinde yaygınlaşması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” mesajını verdi.

Zirveye katılanlar arasında, tüm ilgili kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, yerel yönetimler, mimarlar, mühendisler, müteahhitler ve sivil toplum kuruluşları yer alırken, interaktif oturumlar ve teknoloji stantları ile katılımcılar yeni çözümler hakkında bilgi edindi.

 

İlgili Görseller